Ardahan’da belediyeyle ilgisi olmayan Posoflu iş insanı Selami Erdoğan tarafından başta Posof  Belediye Başkanı Cahit Ulgar olmak üzere ilgililerin ricası üzerine Halilefendi mahallesine inşa edilen ve işletmeciliği Taner Erdoğan tarafından yapılan Ardahan Tekstil Fabrikasına ait sosyal tesisin bir kısmı, bir vatandaşın arsasına girdiği için yıkımı gerçekleştirildi.  

 Ancak Belediye Başkanı Faruk Demir,  yıkımı videoya çekerek, “ Ey halkım bakın bizim yaptığımız binalar yıkılıyor” diye açıklama yaptı.

Konuyla ilgili arsa sahibinin avukatı Müzeyyen Çiftçi açıklamada bulunurken, Tekstil işletmecisi Taner Badem, bir kısmı yıkılan sosyal tesisin fabrikayı Ardahan’a kazandıran iş insanı Selami Erdoğan’ın tavsiyesi üzerine yıkıldığını ve bunun fazla bir maliyetinin olmadığını söyledi.

  TANER BADEM: FARUK DEMİR’İN EŞİNE İZİN VERMEDİM!

 Tekstil fabrikasının işletmesinin kendisine ait olduğunu Ardahan Belediyesi ve Faruk Demir’le bir alakasının bulunmadığını ifade eden işletmeci Taner Badem, tekstil fabrikasına izinsiz bir şekilde kooperatif adı altında yerleşmek isteyen Faruk Demir’in eşi Zuhal Demir’i de uyararak yerleşmesine izin vermediğini, amacının sadece ticaret yaparak Ardahan insanına iş istihdamı sağlamak olduğunu söyledi.  

AVUKAT MÜZEYYEN ÇİFTÇİ AÇIKLAMA YAPTI

 Konuyla ilgili arsasının bir kısmına tesis yapılan söz konusu kişinin avukatı  Müzeyyen Çiftçi Yolaçan ise şu açıklamada bulundu: “ Susayım diyorum, arayanlar oluyor” sen cevap verme “ telkininde bulunanlar oluyor. Ancak susmak için vicdanımı nereye bırakayım?

Bu kadar yanlış algı bu kadar linç girişimi reva mıdır?

Ardahan’a tek kuruş hayrı dokunmamış, Ardahan vergi dairesinden yolu dahi geçmemiş metropol sakini olan tuzu kurular klavye kahramanlığı yapıyorlar.

Belediye Başkanı Sayın Faruk Demir, etrafındakiler tarafından bir yanlışa ortak edilmiştir. Hiç olmazsa bundan sonra hatalara devam edilmemesi gerekirdi. Bu nedenledir ki yıkım sırasında video çekimi yapılarak ve kamuoyu ile paylaşılmasını maksatlı ve üzücü bir durum olarak görmekteyiz. Belediye başkanından özür ve affını dilemesi gerekenler yeni skandallara kanat çırpmaya devam ediyorlar, hayret!

Henüz bir yargı kararı olmadan kendi

İnisiyatifleri ile keyfi olarak başlattıkları binanın yıkım işlemini provokasyona çevirmeye çalışmak aynı zamanda devam eden yargı sürecini etkilemek amacı taşımaktadır.

Yıkılan bina sosyal tesis olarak hizmete açılmamıştır ve öğretim yapılan fabrika kısmı yıkımdan zarar görmemiştir. Kimse üzülmesin üretim dün olduğu gibi bugün de aksamadan devam etmekte ve çalışanlar evlerine ekmek götürebilmektedirler.

Mahkemece henüz keşif dahi yapılmamıştır. Keşifle birlikte tecavüzlü alanın 45 m2 den ibaret olmadığı anlaşılacaktır. Yargı süreci tamamlanınca kamuoyu ile paylaşacağımızdan emin olabilirsiniz.

Yalan ve haksız paylaşımlar ile mülkiyet hakları cebren ve hile ile gasp edildiği için hukuki mücadele eden müvekkillerime edilmeyen hakaret kalmadı !!!

Başkasının malına cebren bina yapmak ne zamandan beri hayırseverlik olarak alkışlanır oldu bu memlekette?

Göz yaşı ve üzüntü üzerine kurulan bir binayı hayırseverlik diye sempatik göstermeye çalışmak ne kadar doğrudur?

Davayı takip eden avukat olarak şahsıma defalarca tehdit ve hakarette bulunmaktan çekinmeyenlerin, arsa sahipleri ile sorunsuz iletişime geçerek sulh olmak istedikleri iddiası inandırıcı olabilir mi?

Ahmet Demirbaş’ın ( daha öncede aynı konuda haksız paylaşım ile şahsıma sayısızca hakaret yapılmasına sebep olmuş sonra paylaşımını kaldırmıştır) sayfasındaki gerçeğe aykırı ve manipülasyona dayalı paylaşımı ve diğer bilmediğim paylaşımların altında hakaret ve tehdit yorumları yapanları özür dilemeye davet ediyorum. Müvekkillerim ve benim kişilik haklarımızı ihlal ettiniz! Etmeye devam ediyorsunuz!

Bilinmelidir ki yorumlarda söylenen başta “Vatan haini “ ve “memleket düşmanı” olmak üzere uygunsuz tüm yakıştırma Ve hakaretler sahibine daha çok yakışmaktadır.

Yorum yapanlar; madem çok üzgünsünüz buyurun toplanın yıkılan binanın yerine yenisinin inşası için bağış yapın.

El malıyla hayır işlemek ayıptır!

Ayrıca yıkılan binanın, neredeyse fabrika kısmı ile yarışır büyüklükte olması, bugüne kadar sosyal tesis olarak işçilerin hizmetine hiç sunulmamış olması sosyal tesis iddiasının havada kalmasına sebep olmaktadır. Yıkılan binanın sosyal tesis olarak yapılmadığı kamuoyu için artık sır olmaktan çıkmıştır.

Bu memlekette sözde bayan avukat değil özde yürekli avukatlar olduğunun anlaşılmış olması güven vericidir. Haklı olduğuna inanların yolu kutludur.”