Eğlenceyi oldukca seven bir Cırcır (Ağustos) böceği varmış. Cırcır böceği devamlı saz çalar, şarkı söylermiş. Tüm gününü bu şekilde geçirirmiş. Derken güzel, sıcak günler bitmiş, kış gelmiş. Artık havalar oldukca soğuk ve yağışlıymış. Cırcır böceği şarkı söylemez hale gelmiş. Soğuktan üşüyormuş ve karnı da açıkmış. Fakat asla yiyeceği yokmuş. Şu sebeple tüm yazı saz çalarak ve şarkı söyleyerek geçirmiş. Kış için asla hazırlık yapmamış. Fakat o bu şekilde eğlenirken minik komşusu karınca tüm yazı kış hazırlığı yaparak geçirmiş. Cırcır böceği bunu hatırlamış ve aklına karınca komşusundan ödünç istemek gelmiş;
— Karınca komşumdan ödünç yiyecek bir şeyler isteyeyim, hem ne var ağustosta yine öderim, demiş. Cırcır böceği bu fikir içinde karınca komşusunun kapısına gitmiş.
Kapıyı çalmış. Karınca açmış kapıyı. Karşısında açlık ve soğuktan perişan olmuş Cırcır böceğini görmüş;
— Ne istiyorsun Cırcır böceği, demiş. — Karınca kardeş havalar soğudu oldukca üşüyorum, üstelik karnımda oldukca aç fakat yiyecek hiçbir şeyim yok. Bana ödünç yiyecek bir şeyler verir misin? Söz veriyorum ağustosta borcumu ödeyeceğim sana, demiş Cırcır böceği.
Karınca; — Niçin yiyecek hiçbir şeyin yok, tüm yaz ne yaptın sen?
— Cırcır böceği utanmış, oldukca utangaç olmuş; — Şeyyy, ben tüm yaz saz çaldım, şarkı söyledim. Kış için asla hazırlık yapmadım. Karınca sinirlenmiş bu cevabı duyunca;
— Madem öyleki tüm yaz saz çalıp, şarkı söyledin şimdide oyna o süre, demiş karınca ve tak diye kapıyı Cırcır böceğinin yüzüne kapatmış. |